Yetişkin / Kaygı Bozukluğu

İletişime Geçin!

Kaygı Bozukluğu

Çok azımız hayatımızın bir haftasını korku ya da kaygı yaşamadan geçirmişidir. Hem kaygı hem de korku hastalıklarda önemli rol oynar; bu yüzden bu iki duygu arasındaki benzerlikleri ve farkları anlamak önemlidir.

Kaygı, beklenen bir problem ile ilgili endişe duyma olarak tanımlanır. Bunun aksine korku şu anki tehlikeye karşı bir tepki olarak tanımlanır kısaca korku şuan  olan tehdit ile ilgiliyken kaygı, gelecekteki tehdit ile ilgili olma eğilimindedir. Bu nedenle ormanda, ayı ile karşılaşan bir kişi korku yaşarken bir üniversitesi öğrencisi, mezuniyet sonrasında işsiz kalma olasılığının endişesi ile yaşar kaygı sıklıkla orta düzeyde uyarılmaya, korku ise yüksek düzeyde uyarılmaya neden olur. Düşük ucunda, kişi kaygı yaşar huzursuzluk ve fizyolojik gerginlik (bedensel gerginlik) hisseder, yüksek ucunda ise korku yaşayan kişi; aşırı terleme, hızlı nefes alıp verme  ve kaçmak için aşırı bir dürtü hisseder. Kaygı korku mutlaka "kötü" değildir aslında her ikisi de uyum sağlayıcıdır. Korku savaş yada kaç reaksiyonları için temeldir. Korku, sempatik sinir sisteminde hızlı değişimler sağlayarak kaçma yada savaşma için vücudu hazırlar. Korku doğru durumlarda hayat kurtarır örneğin; ayı ile karşılaşan bir kişinin kaçmak için hiç bir dürtü ya da enerji hissetmediğini ve ya enerjisini hemen kaçmak için kullanamadığını düşünürsek doğru olur.

Kaygı, gelecekteki tehditleri fark etmemize ve plan yapmamıza yardımcı olduğu için uyum sağlayıcıdır. Aşırı sınav kaygısı olan birine sorarsanız aşırı kaygının performansını olumsuz etkilediğini size söyleyecektir. Klasik örnek olarak çok açıktığımızda yemeğe aşırı yüklenirsek bu durum bizi rahatsız eder yememiz gereken miktarda yemek yemesekte bu seferde açlık hissederiz yani kaygının hiç olmaması bir problemdir, biraz kaygı duymak uyum sağlayıcıdır, aşırı kaygı işe zararlıdır.